Türkiye’yi Keşfederek Sınırlarımı Aşarken

Lisa Morrow Türkiye'ye ilk geldiginde Avrupa'ya ve baska diyarlara dogru muazzam bir sefere çikan gençler kervaninin bir üyesiydi. Yabanci ülkelerin manzaralari, sesleri, kokulari rengârenk gelir bu insanlara, serüven ve heyecan istahlarini kabartir. Macera çok zahmetli hale geldigindeyse, tek bir geri dönüs bileti yardimlarina kosuverir. Belli bir vakitten sonra biraz yas almis, çokça olgunlasmis halde eve dönmeleri beklenir. Bazilari bir yilligina ayrilir, bazilari hiç dönmemek üzere.

Türkiye'nin pek çok yerini ilkin bir ziyaretçi olarak gezen Lisa, ülkede giderek daha uzun süre kalmaya baslar. Batidan ziyade Doguya daha yakin bu kültüre dair ilk izlenimlerinden sonra Türkiye'nin kimi zaman her ikisine esit uzaklikta, hatta Batili veya Dogulu tanimlarinin da ötesine geçen bir ülke oldugunu kavrayacaktir. Uzlasiya pek mahal vermeyen Türk kültürü ve toplumu Lisa'yi gördüklerini degistirmeden kabul etmek durumunda birakir. Böylelikle kim oldugunu sorgulamaya baslar ve varolusuna alternatif aramaya koyulur.

Türkiye'yi Kesfederek Sinirlarimi Asarken eserinde okur, Türk gelenekleri ve inançlarini kisisel bir derinlikle yorumlayarak kendini yeniden kesfeden bir kadinin duygusal yolculuguna eslik eder.